[Deyim] – Biz ikram ettiklerinizi yedik, yiyoruz? Tanrı size daha çok mal ihsan etsin. Sofranıza bereket ve şenlik versin.

[Deyim] – En kötüsünü, en küçüğünü bile vermemek. Hiçbir şey vermemek.r ki buda hoş bir durum değildir.

[Deyim] – Sizin ikram ettiklerinizi yedik. Tanrı evinize ve sofranıza bolluk, bereket versin.

[Deyim] – Delirmek, aklî dengesini kaybetmek. Çok öfkelenmek, kızmak. Taşkın hareketlerde bulunmak.er.Heriki duygu da onları bir kat daha çaresizlik içine iter. Bu da onlar için daha çok keder daha çok sıkıntı demektir.

[Deyim] – Boş yere harcanmak. İşe yaramaz duruma gelmek. Heder olmak.

[Deyim] – Koyu karanlık. Göz gözü görmeyecek kadar karanlık.)

[Deyim] – Zorlukla. İstemeye istemeye.

[Deyim] – Verilen iyi bir yemeği bile yemiyor ne yerse yesiıı karışmıyorum, beni ilgilendirmez.

[Deyim] – Engellemek. Problemler çıkararak rahat, kolay’hareket etmesine engel olmak.

[Deyim] – Yemek, çok çok yemek. Yolsuz bir şekilde kazanç elde etmek.makta güçlük çekerler. Sıkıntı içindedirler. Çevrelerinin dışına çıktıklan zaman tanınmak sevilmek bir yana karınlarını dahi güç doyururlar. Bunun içindir ki her kişi mutlak bir hüner sahibi olup hayata öyle atılmalıdır.